Fen ve Doğa

Delete this widget in your dashboard. This is just an example.

Teknoloji

Delete this widget in your dashboard. This is just an example.

Eğitim

Delete this widget in your dashboard. This is just an example.
 

Erken Çocukluk Döneminde Fen Öğretimi

Wednesday, January 5, 2011

Merak, çocuğun doğumuyla başlayan bir süreç. Çocuk doğduğu andan itibaren çevresine meraklı gözlerle bakar, ilk önce ağzıyla tanımaya çalışır nesneleri, sonra nesne üzerinde farklı denemeler yapar, sonra onunla ilgili sorular sorarak öğrenmeye çalışır. Fen konuları da her zaman çocukların merakını cezbeden konulardır. Dönen bir topacı saatlerce izleyebilir, bir nesneyi defalarca yüksekten atıp nasıl düştüğünü gözlemleyebilir, hayvan seslerini taklit edebilir, suyu kaptan kaba boşaltıp nasıl döküldüğünü, çıkardığı sesi izleyebilir... bütün bunları yaparken de büyük bir heyecanla yapar, sıkılmaz, tekrar tekrar denemekten vazgeçmez. Çocuklarla erken yaşlarda yapacağımız fen deneyleri onlar için hem heyecan verici hem de bilgilendirici olur. Feni küçük yaşlarda hayatının içine yerleştiren çocuklar, ileriki yaşlarında fen konularına karşı olumlu bir tutum geliştirirler, en azından olumsuz önyargıları oluşmaz. Bulutların nasıl oluştuğu ile ilgili deneyi yapan çocuk, bulutları daha farklı gözlerle görür, yağmurun oluşumunu daha iyi öğrenir. Çocuklar somut olarak gördükleri, dokundukları, bizzat üzerinde çalıştıkları konuları daha iyi öğrenir ve daha iyi hatırlarlar. O yüzden fen konularını gözlemler yaparak, küçük deneyler yaparak erken yaşlarda öğretmek çocuklara çok farklı bakış açıları kazandırmak için iyi bir fırsat bence.

Çocuklara gerçek matematiği öğretmek

Monday, November 22, 2010

Matematik ve fen çoğumuzun korkulu dersidir, o derslerden düşük notlar alınır ve öğretmenleri pek sevilmez. Müfredat sanki çocukların matematiği anlamaması için hazırlanmış, öğretmen matematiği öğretmemek hatta korkutmak için sınıfa girmiş hatta ders kitapları anlaşılamayacak bir dilde yazılmış gibidir. Açıkçası son zamanlarda bu sorunlar daha fazla irdelenip çözülmeye çalışılsa da, asıl sorunumuz, matematiği hayatımızın odak noktasına yerleştirememek, onu basitleştirememek ve içselleştirememektir. Diğer derslerle veya konularla ilişkilendirememektir matematiği. Kısacası gerçek matematiği öğretememektir.
Gerçek matematiği öğretmeyle ilgili çok güzel bir video, izlemenizi tavsiye ederim.

Video

Sevgili Raşit Emre, videoda anlatılanları o kadar güzel yorumlamışsın ki, yorumunu burada paylaşmak istiyorum. Çok teşekkürler.

Her ne kadar fen ve teknoloji öğretmeni olsamda zamanımın çoğunu çocuklara matematik öğretmekle harcıyorum. aslında çocuklara her baktığımda kendi çocukluğum aklıma geliyor ve yaptıkları yorumların aslında tığkı bizim küçükken yaptığımız yorumlara benzediğini hayretle izliyorum. çünkü yıllardır matematik eğitiminde birinci kademede hiç bir şey değişmedi. öğrencilerin fen ve teknoloji dersini anlayabilmeleri için üç boyut hissini kavrayabilmeleri ve onu her zerresine kadar hissetmeleri gerekmektedir. buı nedenle üç boyutlu temel cisimleri göstermeden bir alan ve hacim bilgisini vermek imkansızdır. dolayısıyle hacim bilgisine sahip olmayan bir çocuk yoğunluk kavramını anlayamayacaktır. işte matematik ve fen eğitimi arasında bu nedenle çpok ince bir çizgi vardır. amacın sadece nicelik olduğu günümüz eğitim sisteminde niteliğin ne zaman önemseneceği merak konusudur. öğrencilere anlatmak istediğim yoğunluk konusu içerisinde, hacim bilgisi gerektiği öğrencilerin aklına gelmezken bir alan bilgisinin alında bir yüzeyde bulunan kareleri kolay yoldan saymak olduğu, aynı şekilde hacimin ise aslından bir odadaki birim küpleri saymak anlamıona geldiği gerçeği ile yıllar sonra ilk kez tanışan çocukların yüzerindeki ifade inanılmazdı. anlamanın verdiği ifade çocuklarda hırsa ve daha fazla anlama çabasına neden olmaktadır. aksini iddia eden bir öğretmenle şimdiye kadar tanışmadım. tıpkı üniversite matematiğinden nefret eden üniversite öğrencilerinin anlamaya çalıştıkları integralin yine aynı ilkokul mantığı ile anlayamadıkları gerçeği gibi...evet, karenin alanından integrale giden bu uzun yolda, matematiğin gerçek anlamda anlatılamadığı bir dünyada, herşeyin daha anlamlı olması dileği ile...

RAŞİT EMRE Fen ve Teknoloji öğrt.

Öğrenme bozuklukları üzerine

Monday, August 9, 2010


Çok ilginç bir konferans. Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların beyinlerindeki dalgalar incelenmiş ve aslında bu çocukların bir nevi beyin nöbeti geçirdikleri ve öğrenmelerine devam edebileceklerini bulmuşlar. Teknoloji ilerledikçe beynin işlevi hakkında da çok fazla bilgiye sahip olacağız anlaşılan. Merakla gelişmeleri bekleyelim:))

Sanat ve feni birlikte öğretmek

Thursday, August 5, 2010



Mae Jemison bir astronot, bir doktor, bir kolleksiyoncu ve bir dansçı. Bu konferansta kendi eğitiminden, uzayda geçirdiği zamanlara yönelik hikayeler anlatıyor. Sezgi ve mantığı birleştirerek sanat ve feni birlikte öğretmenin önemini vurguluyor.

Fen konuları, genellikle öğrenciler tarafından ön yargılı bir şekilde direnç gösterilen ve sevilmeyen konular olarak bilinir. Neden çocuklar fen konularını sevmezler diye düşündüğümde kendi okul hayatım gözümün önünden geçiyor. Fen eğitiminde doktora yapmış biri olarak bunu söylemek çok acı ama doktora derslerini alırken ileri fizik dersinde konuları sorgulamaya başladım ve öğrencilik hayatımda hiç farkına varamadığım bir gerçeği fark ettim. Fizik konularını birbirinden bağımsız her birini zihnimde farklı yerlere yerleştirip aralarında hiç bağ kurmuyordum. Dolayısıyla aralarında sebep-sonuç ilişkisi olmayan bilgiler zihnimde sadece geçici bir süre duruyordu bu benim o derslerde çok başarılı olmamı daha doğrusu çok iyi notlar almamı sağlıyordu ama fiziği bilmiyordum. Bence asıl sorunlardan biri de bu, biz eğitim sistemimizde ne konuları birbirleriyle ilişkilendiriyoruz ne de başka bilim dallarıyla disiplinlerarası düşünme uygulamaları yapıyoruz. Çok yönlü bireyler yetiştirmek yerine sınavlarda başarılı bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz.

Okullarımız yaratıcılığı öldürüyor mu?

Wednesday, August 4, 2010


Bu videoyu mutlaka izlemenizi öneriyorum. Okullarımız yaratıcılığı gerçekten öldürüyor mu sorusuna çok güzel cevap veriyor Ken Robinson...hem çok komik, hem de gerçekleri dile getiren bir konferans, mutlaka izleyin. Türkçe altyazı ile de izleme şansınız var.
Yaratıcı zekası ve hayal gücü ile hayata gözlerini açan çocuklarımızın anne babalar ve öğretmenler olarak yaratıcı düşüncelerini nasıl öldürüyoruz hiç düşündünüz mü? Okullarımızda tek tip bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz. Anaokullarında bile bugün bu resim boyanacak, bugün şu etkinlik yapılacak şeklinde planlar yazıyoruz ve uygulamaya çalışıyoruz. Onların ilgilerini, yeteneklerini, olaylara bakış açılarını dikkate almadan sürekli yeni bilgilerle donatma ihtiyacı hissediyoruz. Çocuğun öğrenmesi gereken bilgiler gün geçtikçe artıyor, artıyor...bir yandan sınavlar, diğer yandan anne babaların iyi okullara gönderme arzusu... çocuklar çocukluklarını yaşamadan, oyun oynamadan, hayat okullunda öğrenim görmeden mezun oluyorlar. Mezun olduktan sonra iş hayatında olaylar devam ediyor. Yeni yaratıcı fikirler öne sürdüğünüzde karşılaştığınız tepki sizin ümidinizi kırıyor ve sizi vazgeçiriyor. Yıllar sonra farkediyorsunuz ki ne farklı düşünebiliyorsunuz, ne de hayalleriniz artık sizinle değil:(( Bu kötü senaryoyu okuduktan sonra, çocuklarımızı hayalleri, yaratıcı düşünme becerileri ile her zaman canlı tutmak ve onu geleceğe hazırlamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Bırakalım çocuklarımız düşünsünler, eyleme geçsinler biz de onları destekleyelim, bir meşale de biz yakalım beyinlerine...

ERG Eğitimde Reform Girişimi

Monday, April 19, 2010

Bu hafta sonu, "7. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı"na katıldım.Çok etkilendim. Katılımcılar tüm konularla çok yakından ilgiliydi, dinleyiciler o kadar dikkatli dinliyorlardı ki gözlerindeki ışığı görmemek imkansızdı. Sınıflar çok kalabalıktı, dinleyiciler adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Bu kadar ilginin olması aslında çok umut verici. Öğretmenler ve akademisyenler birlikte çalışarak çok iyi öğrenme ürünleri ortaya çıkarıyorlar. Eğitimde Reform Girişimi platformunda öğrenme ve öğretme ile yakından ilgili çok yeni projeler yapılıyor. 


artık yeni masallar anlatalım diyorum cocuklarımıza

Saturday, December 26, 2009

Çocukken masal dinlemeyi seviyor muydunuz? Masal okumak, masal dinlemek hepimizin çocukluğundaki güzel anılardır. Kırmızı başlıklı kız, pamuk prenses ve yedi cüceler, külkedisi, bremen mızıkacıları, karga ile tilki... o kadar çok ki. Yetişkin olunca aslında bu masallarda çok da çocuklara yararlı olmayan bir anlayışın hakim olduğunu fark ediyoruz. Sihirli bir dünya içindeyiz ve gerçeklerden uzağız. Hiç bir yerde bir kurtun bir annanneyi yediği ve bir avcının kurdun karnını keserek onu kurtardığı görülmemiştir. Ama çocuklar bu anlatılanları gerçek olarak öğrenir ta ki bunun gerçek olmadığını belli bir yaşa geldiği zaman anlayana kadar. Neden çocuklarımızın zihnini bu tür gerçek dışı ve yararsız bilgilerle dolduruyoruz?
Çocuklara hayal dünyalarında gezinti yapma fırsatı sunan masalları doğru bir şekilde kullanabilsek onların bilişsel ve sosyal gelişimlerine daha fazla yardımcı olabiliriz. Mesela hep öğrencilerin fen konularını öğrenemediklerinden şikayet ederiz hem öğretmenler olarak hem de anne-babalar. Peki biz minik bebeğimize içinde fen kavramlarının geçtiği masallar anlatsak, biraz büyüdüğünde yağmurun, karın, gökkuşağının... nasıl oluştuğunu anlatırken masallardan yararlansak nasıl olur? Ama fen konularını didaktik bir şekilde değil de onlarda merak uyandıracak şekilde anlatsak nasıl olur acaba? Denemekte yarar var.
Sihirli kahramanlar... birden bire beliren periler, sihirli şatolar, büyülü elmalar... ve bunların yarattığı ölümsülük fikri. Çocuklar acaba bunları nasıl algılıyor, onların gerçek ile bağlantı kurmasına ne kadar engel oluyorlar düşünüyor muyuz acaba?
Yeni nesil çocuklarımıza artık yeni masallar yazılsın. Masallarla hayal dünyasında gerçekleri yaşasınlar. Çevrelerinde gerçekleşen doğa olaylarını masallarda, ninnilerde öğrensinler. Artık sizce de zamanı gelmedi mi feni hayatımıza sokmanın?

Sosyal ağ olusturma

Friday, December 25, 2009



Arkadaşlarınızla birlikte bir sosyal ağ oluşturmak istiyorsunuz, ne yaparsınız?
Doğru adrestesiniz.: www. ning.com
Bu siteye üye oluyorsunuz, ağınız için bir isim buluyorsunuz. Sonra arkadaşlarınızı davet ediyorsunuz ve istediğiniz her bilgiyi paylaşabiliyorsunuz.Resimlerinizi, hazırladığınız videolarınızı yüklemenin dışında forumda yazılar yazıp chat yapabiliyorsunuz. Denemenizde yarar var, sadece bir kaç dakikanızı alacak.

Pencil- geleneksel animasyon yazılımı


 Bir çizim programı. Yüklemek çok kolay, fazla zamanınızı almıyor. Resim çizmek de son derece rahat. Çocuklar bu programı kullanarak resimler çizebilirler, birkaç farklı resim çizme seçeneği var, istediğiniz rengi seçebiliyorsunuz. Tavsiye edilebilir bir çizim programı

Fen derslerinde teknolojiden ne kadar yararlanıyoruz?

Fen ve teknoloji isimli derslerimizde teknolojiden ne kadar yararlanıyoruz? Derslerin isimlerini değiştiriyoruz ama bu değişikliği içeriklerde de uygulayabiliyor muyuz? Teknoloji çağında yaşarken teknolojiden ne kadar uzak kalınabilir?
Fen dersleri özellikle ilköğretim çağında öğrencilerin anlamakta zorluk çektiği ve teneffüs saatlerini dört gözle beklediği derslerden biridir. Sınav gecesi çalışılır ve sınav bittikten sonra öğrenilenler unutulur. Önceki sistemde fen konuları derste öğretmen tarafından anlatılır, konuyla ilgili sorular bazen öğrencilere çözdürülürdü. Ev ödevleri verilir, hatta sınıftan bir öğrenci ödevleri her gün kontrol ederdi. Bu tarzda işlenen fen dersleri sadece okulda öğrenilir, günlük hayatta öğrenilen bilgilerle karşılaşılabileceği bile düşünülmezdi. O bilgiler kitaptaki bilgilerdi ve kitaptan dışarı çıkmazlardı.
Yapılandırmacı öğrenmeyi temel alan öğrenci merkezli öğrenme anlayışı fen konularını yaparak, yaşayarak öğrenmeyi hedef aldığından zihinlerdeki fen fikrini yıkmaya çalışıyor. Öğrenciler projelerle derse dahil ediliyor, konular daha basitleştirilerek günlük hayattan örnekler verilerek zenginleştiriliyor. En azından ilgili öğrenciler dersten zevk alabiliyorlar. Ya ilgisiz öğrenciler?
Günümüzde çocuklar 3 yaşından itibaren bilgisayar kullanmaya başlıyorlar ve bizlerden daha hızlı sürede yenilikleri takip edebiliyorlar. İlgi alanlarının odak noktası olan bilgisayar fen eğitiminde kullanılırsa neler olur bir düşünelim:

- ders öncesinde konuyla ilgili öğrenci kısa bir araştırma yapar. Ne öğreneceğini önceden fark eden öğrenci öğrenme sırasında daha dikkatli olur, derse daha bilinçli katılır.
- öğretmen derste konuyla ilgili animasyonlardan, oyunlardan... yararlanarak dersi sıkıcılıktan kurtarır. Öğrencilerin konuyla ilgili fikirlerini, ön bilgilerini öğrenir.
- öğrencilere blog (web güncesi) hazırlamayı öğreterek öğrendiklerini kendi cümleleriyle ifade etmesi, yorumlaması istenebilir. Kendine ait bir web sayfasının olması ve bunu kendi istediği zaman güncellemesi özgür bir öğrenme ortamı sağlar. Ayrıca sınıfta yaptıkları etkinlikleri de blogunda paylaşabilir.
- video hazırlama programları ile konuyla ilgili resimleri bulur, onlara uygun müzikleri ayarlar ve konuyla ilgili bir video hazırlayabilir.
- basit çizim programları ile konularla ilgili çizimler yapabilir. Öğrendiği konuyu resimle ifade etmesi istenebilir. Belki öğrenci resimlerle konuyu daha iyi pekiştirebilir.
- sosyal ağlara üye olup, düşüncelerini, yaptıklarını dünya ile paylaşma imkanı bulabilir.
aslında yapılacak o kadar çok bulabilir ki, yeter ki bu tür çalışmalar yapmaya yönlendirilsin ve çalışmalarını yaparken özgür bırakılsın.

Lorem

Please note: Delete this widget in your dashboard. This is just a widget example.

Ipsum

Please note: Delete this widget in your dashboard. This is just a widget example.

Dolor

Please note: Delete this widget in your dashboard. This is just a widget example.